5 Mart 2013 Salı

Benim JohnGrantLand'im

Sadece senin için anlamı olanı, anlamlı olanı diğerleriyle onların da ilgisini çekebilecek şekilde paylaşabilmek bazılarına verilmiş yeteneklerdendir. Bu insanları ömrüm boyunca kıskanmışımdır. John Grant belki de en çok kıskandıklarımdan. Çünkü tüm hayatını, bütün yaşadıklarını şarkılarına sığdırabiliyor:

'Before that Honeybear had given up, he felt so sad and lonely
Then one night he looked up and he saw, he saw his one and only and he said, Please don't
take him 'cause I love him, he's my joy and my life'

'And I feel just like Sigourney Weaver
When she had to kill those aliens
And one guy tried to get them back to the earth
and she couldn't believe her ears'

Onun her kelimesinin, her notasının bir öyküsü var ve çığlık çığlığa, usul usul, derinden haykırıyor... John Grant hep mesafesini koruyor ve asla sınırı aşmıyor... Bence dinleyicisiyle arasındaki bağın gücü de buradan geliyor. Sanki bir havayi fişek, kulaklarından içeri girince zihninde patlıyor, binlerce duyguyla birlikte.


2012'nın sonunda yayınladığı Pale Green Ghosts single'ı ile heyecanla beklemeye başladığımız albüm nihayet çıktı... Muhteşem bir sound ve olağanüstü bir vokal. Şarkı sözlerine ise diyecek yok... Herkes dinlesin, herkes kendi JohnGrantLand'ine giriş yapsın!






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder